• Tarih:2013-10-21
  • Kategori:Köşe Yazıları

Hatıralar saf tutmuş...

Yalnız kalmak mı? Yalnız bırakılmak mı? İlk bakıldığında aynı kapıya çıkıyor diye düşünürüz.
Aslında öyle değil. Biri tercihi diğeri istem dışını vurguluyor. Gündelik yaşamımızda iki durumu da sıkça yaşıyoruz.
Yalnızlık tercihi bize aitse içinde 'kaçış' vardır.
Yok, yalnız bırakılıyorsanız sevdiklerinizin 'vefasızlığı…' Hak ettiğinden fazla değer verdiyseniz 'vefasızlık' normal sonuç. Öyleyse sızlanmayı bırakacaksın.
 
***
Tüm bu yalnızlık serzenişlerine inat doğa bütünlüğünü, ahengini ve hatta ekip ruhunu koruyor. İklim kışa çalsa da... Rengiyle, kokusuyla, tadıyla bir başka bugünler.
Yeşilin bugünkü tonlarına bayılıyorum. Uzaklarda olsak diye düşlediklerimizi bayram arasına sıkıştırdım. Ağaçların dökülen yaprakları üzerinde yürüyüp 'hışır, hışır' seslerine tanıklık ettim. Bolu'nun cennet köşelerinde Abant'ta, Yedigöller'de, Gölcük'te doğayla baş başa kalmak 'doğal terapi' oldu. En güzel huzur durağında ruhumu dinlendirdim.
Hatıralar sonbahar misali birer birer saf tutmuş olsa da. Biraz iç dünyamla hesaplaşıp olmayan pişmanlıklarıma 'yanılgılar' ekledim.
***
Her şey dün gibi tazecik...
Heyecan dolu, çırpınan, sonuca ulaşmak isteyen inanmış bir elin parmakları kadardık ya.
'Hadi şu işin ucundan tutalım' dendiğinde sabun köpüğü gibi kaybolmayanından.
İşte o kaybolmayanlarla bugün hayata dair birlikte yürüyoruz… Etrafımızdaki ağaç yapraklarının 'hışırtısına' ise aldırış etmeden…
***
Bir gün 'sonbahar' kışa döndüğünde yapraklar toprakla buluşur. Soğuk yüzünü bedenimizde iyiden iyiye hissettirir ya. Sevenlerimiz hüzünlü, rüzgar tüm sertliği ile bir başka eser o gün.. Küçük tebessümlerde kocaman güzelliklerin paylaşıldığı mutlu bir hafta olsun…

Yorumlar

Yorum Yapın

Twitter