• Tarih:2014-07-14
  • Kategori:Köşe Yazıları

'Bilekten yüreğe göç'…

Uğruna nice türküler söylenen, şiirler yazılan, resmedilen göçün yaşandığı coğrafyaya Dortmund ve Bonn'a konuk oldum.Eskişehir Türk Dünyası Kültür Başkenti Ajansı'nın organizasyonu ile gerçekleşen 'Bilekten yüreğe göç'ünöyküsünü hem dinledim hem izledim. Yarım asırlık değişim ve dönüşümün yeniden hayat bulduğu geceye katıldım. 
Sanatın ve sanatçının yokluktan var olduğu uzunca bir sürecin işlendiği belgesel, bir yapım olmaktan çıkıp yaşanmışlıkların hafızadaki kayıtlarına dönüşmüş… Yılların değiştiremediğietnik kimlik ve ona dair aidiyet duygusu müthiş işlenmiş. İzlerken gözlerinizin dolup şelaleye dönüşmemesi imkansız. 
Yarım asır önce Sirkeci'den kalkan trenlerin yolcularıydı anlatılan.
Adı yolcu… Ancak benim amcam, senin baban, onun kardeşi, diğerinin eşi, bizlerin yüreğiydi trene bindirdiklerimiz… Kiminin hesaplarında, savaşın yıktığı ekonomiyi ayağa kaldıracak beden gücüydü giden.
İmza atılan iş gücü anlaşmasının süresi de adı da ünlü İsviçreli yazar Max Fisch'in"Biz iş gücü çağırdık ama insanlar geldi" sözü de bu yanılgıyı ortaya koymuştu… İşte o yolculuğun hikayesi, izlediğim belgeselin çıkış noktası olmuş.
Günümüze kadar gelen süreçteki zorluklar, çile , hasret, sevinç ve hüzün belgesele dönüşmüş. Usta bir el değdiği belli… Belli diyorum çünkü bana hem mutluluğu hem hüznü hem hasreti yaşattı. Minik ellerimin kalem tutmaya başladığı yılları anımsattı. Beni amcama dair mektuplu yıllara taşıdı… Belgeselin gala gecesi için seçilen mekanda oldukça anlamlıydı. Avrupalı Türkler'in seçkin isimlerini buluşturan davet, Steigenberger Grandhotel Petersberg'de(1961 yılında Almanya ile Türkiye arasında anlaşmanın imzalandığı otel) gerçekleştirildi.
Proje Koordinatörü Adil Dönmez tarafından hazırlanan 'Türk işgücü göçünün dünü, bugünü ve geleceğini' anlatan kısa film büyük beğeni kazandı. Güzel bir iş çıkartılmış. Adil Dönmez'e kuru bir teşekkür az kalacağı için alkışlıyorum… 
Avrupa'da Türk kültür ve sanatını yaşatan, bir zamanların işçi çocuklarının öyküsü, dün gözyaşı, bugün gururumuz olmuş.
Çocuklarımız hayatın her noktasında var olmayı başarmış. Sanattan spora, iş dünyasından siyasete Avrupa'nın her yerindeyiz… 
İki vatanlı ve yıllar süren hasretin çocukları şimdi söylüyor, çalıyor, oynuyor, yönetiyor, yaşıyor ve yaşatıyor… Onlar ülkelerini daha iyi anlıyor. Daha iyi gözlemleyip Büyük Türkiye'nininşasına katkı koyuyorlar.
İyi yetişmiş entelektüel bir nesil geliyor. Hem de gümbür gümbür… Göğsüm kabardı, mutlu oldum… Sağlık ve mutluluk dolu bir hafta olsun…

Yorumlar

Yorum Yapın

Twitter