• Tarih:2015-11-23
  • Kategori:Köşe Yazıları

Ankara´da ışıklar sönmüyor...

Ankara'da geceler uzun, ışıklar hep açık… En hareketli başkentlerin başında geliyor Ankara şu günlerde. Eski Türkiye'nin söylemiydi 'ışıklar hiç sönmüyor'… Genelkurmay'a atıfla kullanılırdı. Askerin teyakkuzda olduğunun ifadesiydi.
Bugünlerde hareketli günler yaşayan başkentte ışıklar yine sönmüyor. Türkiye teyakkuzda… Bayırbucak'ta katliam korkusu Türkiye'yi tüm unsurlarıyla harekete geçirdi. Suriye'de Esad rejimi, 'DAEŞ'le mücadele' bahanesiyle Rusya'nın desteğini arkasına alması ile başlayan saldırılar, 25 bin Türkmen'i katliam korkusu ile karşı karşıya getirdi. Bayırbucak Türkmenleri konusunda açık veya örtülü yapılması gerekenlerin yapıldığını dip not olarak düşmek istiyorum.
Aksini düşünmek bile 'yaratıcı' bir müdahale yöntemi olarak algılanamaz. Bu konuda racon kesmezsek tarih bizi not etmekle kalmaz. Yargılar ve hükümlü kılar… Soydaşlarımızın yaşadıklarına bizim seyirci kalmamızı bekleyenler yanılıyor. MİT TIR'larına yapılan ihanetin bedelinin bugün nelere yol açtığını düşündüğümüzde 'çılgın'a dönmemek mümkün mü? TIR ihanetine sebep olanların üzerine Bayırbucak'ta akan kanımız bulaşmıştır. Bayırbucak'taki katliamı görmezden gelenler o günleri çarşaf çarşaf deşifre etme yarışına girmiştiler.
İhanet operasyonunu manşetlerinden düşürmeyenler neden sessiz biliyor musunuz? 'Kan tutulması' yaşıyorlar… Devletine ihanette bahis görmeyenlerin bugün ağlıyor olmasını beklemek nafile… Ankara diplomatik atakta… Gelişmeler çok yakından takip ediliyor. Ağır bombardıman karşısında direnmeyi sürdüren Bayırbucak Türk'ü yalnız değil.
Dualarımız sizinle… 
Söz Bayırbucak'tan açılmışken geride bıraktığımız hafta TBMM'deki yemin töreninde yaşanan çirkinliğe değinmek istiyorum. Bundan 24 yıl önce aynı senaryoyu izlemiştik. Hani bir söz vardır ya, 'halen bıraktığımız yerde mi otluyorsunuz' diye… Öyle bir hikâye bu. Sakin ve sukunet içinde bir şeyler yazayım istedim. Öyle anlatmalıydım ki gazeteci dostum yüreği güzel vatan aşığı Hüseyin Kocabıyık'tan daha iyi olmalıydı. O şimdilerde İzmir AK Parti milletvekili… Sosyal medyada yazdıklarını görünce 'haddini aşma Osman' dedim.
İşte o tarihe not düşülmüş sosyal medya paylaşımları; Bazı çevreleri en iyi niyetle uyarıyorum: siyasi kavgalarınızı veya etnik siyasi kavgalarınızı yaparken bunu Türklük veya Türkler üzerinden yapmayın. Kürtçülük yapacaksanız canınız cehenneme, istediğiniz kadar yapın. Ama bunu benim milliyetimin üzerinden yapmayın. Bu ülkede tek millet yaşar. Adı Türk milletidir ve bu ad tek bir etnik kümeyi fade etmez. Bu topraklarda yaşayan farklılıklar bizim dışımızdaki dünyada adıdır. Bu coğrafyanın üst kimliğidir.
Kendisini 'Türkiyeli' olarak tanımlayan bu kelimenin manasının 'Türklerin vatanında yaşayan' anlamına geldiğini biliyorlar mı? O nedenle kimse kendisini komik duruma düşürmesin. Türkler ve Türklük üzerinden kendi bölücü fikirlerini ifadeye kalkmasın. Bu topraklar bin yıldır Türklerin vatanı.
Bu saatten sonra herhangi birine 'Türk' kavramını tartıştıracağımızı mı zannediyorlar? Yeni anayasamızda da Türklük kavramı en kapsayıcı tanıma kavuşacak ve doğal yerini alacaktır. Herkes bilsin ki Türk kavramını tartışmaya açarak veya tartışarak bu ülkeyi hiç kimse yönetemez! Kendi ontolojisini tartışmaya açan bir topluluğa da millet denmez! O nedenle tüm partiler, buna benim partim de dahil, Türk kavramını herhangi bir gerekçeyle siyasi tartışmaların konusu yapmamalıdır. Leyla Zana gibi siyaset esnafına da asla prim verilmemelidir. Bu hanımefendi önce PKK terörünü kınasın. Bunu yaptığını gören var mı?
Sonuç olarak: bu ülkenin bir kimlik problemi yoktur.
Kimlik problemi olanlar lütfen bunu Türklük üzerinden çözmeye kalkmasınlar. Bu ülkede hiçbir aklı başında insan etnik köken tartışması yapmak istemiyor.
Etnik siyaset istemiyor. Leyla Zana çirkinliği istemiyor. Büyük söze başka hacet yok. Bu düşüncelerin altına imzamı atıyorum. Yüreğine sağlık…

Yorumlar

Yorum Yapın

Twitter