• Tarih:2012-12-10
  • Kategori:Köşe Yazıları

Dost güneş gibi olmalı...

Dostluk üzerine dostça bir sohbet olsun bu hafta… Son günlerde moda bir deyim haline geldi 'dostum' diye söze girmeler. Ben havada kalan, içeriği doldurulmayan hitap kelimelerine karşıyım.
Söz dostumdan açılınca haftanın yazısı da dostluk üzerine gelişti. Hep hikaye şeklinde dinledik yıllarca. Ancak, gerçek bir yaşamdan alındığının altını çizerek bir de ben anlatmak istiyorum; Delikanlı her gün dermiş ki babasına 'Benim de dostlarım var, sendeki dost gibi.'
Baba, itiraz eder 'olmaz öyle çok dost, hakikisi belki bir, belki iki, fazlasını bulamazsın gerçek, hakiki dostun...'
Devam eder durur konuşma... Aralarında başlar bir tartışma karar verirler bir sınava dostun hakikisini anlamak için...
Bir akşam bir koyun keserler ve koyarlar çuvala. Baba der ki oğluna 'hadi al bu çuvalı, şimdi götür dostuna...'
Çuvaldan kanlar damlamakta sanki öldürmüşler de bir adamı, koymuşlar çuvala, dıştan öyle sanılmakta.
Delikanlı sırtlar çuvalı, gider en iyi bildiği dostuna, çalar kapıyı. O dost, bakar ki çuvala hem de kanlı…
Kapar hızla kapıyı delikanlının suratına, almaz arkadaşını içeri. Böylece tek tek dolaşır delikanlı, kendince tanıdık, sevdiği dostlarını.
Ne çare, hepsinde de sonuç aynıdır. Evlat geri döner. Ama içten yıkılmıştır.
Babasına dönerek; 'haklıymışsın baba" der. 'Dost yokmuş bu dünyada, ne sana ne de bana.'
Baba: 'hayır evlat' der, 'benim bir dostum var çok iyi bildiğim... Hadi, çuvalı alda bir kerede ona git...'
Genç adam, çuvalı sırtlar tekrar. Alnından ter, çuvaldan kanlar damlar... Gider, baba dostuna...
Kabul görür, sevinir. O dost, delikanlıyı alır hemen içeri, geçerler arka bahçeye...
Bir çukur kazarlar birlikte, çuvaldaki koyunu gömerler. Adam diye üzerine de serpiştirirler toprağı...
Belli olmasın diye, bir de üzerine sarımsak dikerler.
Genç adam gelir babasına; 'baba, işte dost buymuş' der.
Babası, 'daha erken, o belli olmaz daha. Sen yarın git O'na, bir kavga çıkart. Çekinmeden ona iki tokat at. İşte o zaman anlaşılacak, dostun hakikisi... Sonra gel olanları anlat bana.'
Genç adam, aynen yapar babasının dediğini. Maksadı anlamaktır dostun hakikisini.
Babasının dostuna istemeden basar iki tokadı! Der ki tokadı yiyen dost: 'git de söyle babana... Biz satmayız, sarımsak tarlasını böyle iki tokada…'
Dost dediğin ne o iki tokadı yemeli ne de işi bitince seni bir kenara atmalı…
Yüreğin derinliklerinde hep saklı kalmalı…
Kazanılmış dostluklar yaşatılacaksa, duygu içinde mutlaka olmalı.
İhtiyaç halinde güneş gibi doğmalı…

Yorumlar

Yorum Yapın

Twitter